Doğanın canlılarında çoğalma ve neslin devamı için muhteşem bir düzen vardır. Yukarıdaki resimdeki sirk gösterilerindeki muhteşem uyum ve zamanlamanın çok daha karmaşık hali hücreler hatta moleküller düzeyinde gerçekleşir.
Canlı bir organizma olarak, "bir kadın bedenini", milyonlarca tuğladan meydana gelen "dev bir binaya" benzetecek olursak, bazı tuğlalarda o binanın tam bir planının varlığını varsaymamız gerekir. O tuğlalardan tek bir tanesi uygun bir çimento parçasıyla karşılaşırsa, kendisi gibi birçok tuğla oluşturabilir. Oluşan tuğlalar öyle bir düzen içinde dizilirler ki, katlar, pencereler, kapılar, merdivenler, hatta hatta asansörler, camlar oluşur ve o binanın tam bir benzeri yeni baştan oluşmuş olur. Çok mu mucizevi oldu? Hiç de değil? Annenize, babanıza ve kendinize bakın bundan daha az mı bir mucizesiniz?
Zaten Albert Einstein'in bir sözünde: "Hayatta ya hiç bir şey mucize değildir, ya da her şey mucizedir." Sizce hangisi doğru?
İşte bazı şanssız çiftlerde bu mucizevi olaylar başlayamıyor. Aslında o iki kişinin yaşadıkları hayat mucizesi yine mucize. Her sabah uyanmaları, bedenlerinin tekrar dirilir gibi uykudan çıkıp beyinlerinden salgılanan uyarılarla ellerinin, kollarının çalışması, sesleri duyup, anlamlandırmaları, yorumlamaları... Hepsi mucize... Ama üreme ile ilgili mucizevi silsile başlayamıyor.
İyi de bizde ne olacak? Bu bir şans oyunu mu? Tombala çekmek gibi mi?
Evet, tam da öyle! Yani gebelik tombalası... Şansı olanlar hemen birinci çinko, ikinci çinko, tombala!...