Dikkat! Bu bölümde yazılan anomalileri okumak
ve incelemek sizleri incitebilir, korkutabilir.
İsterseniz bu bölümü atlayıp web sitemin diğer bölümlerine geçebilirsiniz.
Yok ben başka yerde de olsa arayıp, bulup, okuyacağım diyorsanız o zaman buyurun...
Zaten ben yazsam da yazmasam da bu hastalıklar yeryüzünden de, internetten de kaybolmayacak.
***
Kalp anomalileri en sık görülen doğumsal anomaliler listesinin başında yer almaktadırlar. Bu grubun sayısını çoğaltan septal defektlerin (kalpteki ara duvar delikleri) çoğu küçük ve önceden bilinmesinin önemli olmadığı durumlardır. Ve büyük çoğunluğu bebeğin akıbetini etkilemeyecek hastalıklardır. Yani, doğumdan sonra kalpte üfürüm olarak bulgu verdiği için yakalanan, üçer ay aralarla izlenip yüzde doksanının bir yaşına gelmeden düzeldiği durumlar. Bu grubun bu durumu bilmeleri ve bu kaygıları yaşamalarının karşılığı olarak kayda değer bir edinim var mı? Ben bilemiyorum. Kalbinde böyle küçük delik olduğunu görüp söylemek zorunda kaldığım bir çok ailenin bu senaryoyu yaşayıp, önce çocuklarının kalp hastası olduğu çöküntü ve üzüntüsünü yaşamalarını, ardından korku içinde kontrollerine gittiklerini, sonrasında da geçti düzeldi aşamasında oh diyebildiklerini izledim. "Hiç görmesek, hiç söylemesek mi?" dediğim de olmadı değil...
Ağır kalp sorunlarına gelince neyse ki onlar da çok seyrek.
Büyük kalp delikleri, ana damarlarda terslik veya ağır darlıklara bağlı olarak kalbin bir tarafının gelişememesi (hipoplastik sol veya hipoplastik sağ kalp sendromları), gibi...
Bu tür hastalıkların bazılarında yapılabilecek bir şey olmaması üzücü gerçek, ama bazılarında doğar doğmaz ameliyat veya seri ameliyatlar bir umut gibi görünüyor. Maalesef, bu uzun ve yorucu ameliyatların sonucunda elde edilebilen sonuçlar her zaman pek parlak olmuyor. Örneğin bir seri kalp ameliyatından sonra (dünyanın sadece bazı ülkelerinde ve oldukça pahalı tedaviler sonunda) en çok 10 yaşına kadar yaşatılabilen bir çocuk tedavi edilmiş oluyor mu? Üstelik çoğunluğu zihinsel engelli olan bu çocukların zihinsel engellerinin zaten baştan beri var olan hastalıklarının bir parçası mı, yoksa tekrarlayan ağır kalp ameliyatlarının bir sonucu mu olduğunu bilim cevaplayamıyorsa? Yine de tedavi yapmış oluyor muyuz? Ağır sorular, cevapları da oldukça ağır herhalde...
Yukarıdaki resimdeki kalbin yaşama şansının sıfır olduğu baştan belli. Kalbin sol tarafındaki karıncık hiç gelişememiş. Bu durumu anne karnında iken görebilmenin tek faydası aylar öncesinden kendilerini bekleyen acıyı aileye haber verebilmiş olmak... Bu durumda gebeliği erkenden düşükle sonlandırmak bir çözüm mü? Kişiye göre herkesin doğrusu değişir. Bana göre evet... Yapılabileceklerin en iyisi. Ama, anne-baba olarak gebeliği sonlandırma kararının sorumluluğunu ağır bulan, kabul etmeyen ve önceden belli acıları kabul edip yaşayanları da saygı ile karşılıyorum. Anne-baba olmanın ruh hali... Ben de babayım... Karışık iş...