Ayrıntılı ultrason başka bir kavram...
Bu cihazların bir özelliği değil, muayenenin bir özelliği. Adından anlaşılabileceği gibi, anne karnındaki bebeğin ultrason yardımı ile muayenesi demek aslında. Bu muayene ile bebeğimizin elbette tansiyonunu, ateşini bakamıyoruz. Kontrol edebildiklerimiz yapısal anormalliklerin olup olmadığı.
Kontrol edilebilen özellikler kullanılan cihazların kapasitesi ile birlikte gün geçtikçe artıyor. Dün seçilemeyen bazı anormallikler, bugün görülebilir oluyor. Bugün göremediklerimiz yarın görülebilecekler.
Sonuçta ne dünün, ne yarının teknolojisinin bugün bize bir yararı yok. Biz bugünün doktorları olarak bugünün hastalarında ulaşabildiğimiz teknoloji ile muayenelerimizi yapıyoruz.
Yapılan muayenelerde fark edilmesi gereken anormalliklerin bunun altında olmamalı denen bir alt sınır standardı var. Üst sınırı yok denecek kadar uzak. Çünkü üst sınırda dünyanın en iyi doktoru kimse o var... Dünyanın en iyi futbolcusu kimse onun gibi... O futbolcu da gelip Anadolu şehir takımlarında oynamıyor.
Ha diyecekseniz ki "Anomali görülse ne yapılacak, görülmese ne olacak?"
Görülen bir anomali yaşamla bağdaşmayacak kadar ağır ise, bebeğin doğar doğmaz öleceği veya çok ağır sorunlarla yaşamak zorunda kalacağı kesin olarak görülüyorsa, gebeliğin düşükle sonlandırılması için 24 hafta yasal sınırı geçilmeden aileye bu hakkı vermek için bir fırsattır.
Genellikle anomali şüphelerinde veya görülen anomalinin ağırlığı konusunda bilgiler bu kadar net olamayabiliyor. Gerisini zaman gösteriyor yani. Bazen önemsiz, hatta geçici, bazen de doğduktan sonra takip edilmesi gereken hastalıklar oluyor. İhtiyaç olursa takip ve tedavileri bebeklik veya çocukluk çağında yapılıyor. Gerekli olursa da ileri tedaviler ameliyatlar o zaman yapılıyor.
Herkes evladı için elinden geleni yapıyor. Bu gibi geleceği belirsiz durumlarda doktorlar iyi olasılıkların yanı sıra olabilecek en ağır sonuçları da (çok küçük bir ihtimal de) olsa hastalarına bildirmekle yasal olarak yükümlü oluyorlar.
Yani anne karnında tespit edilememiş hiç bir hastalıkta doktora "Sen bu anomaliyi neden yaptın?" denemiyor. Örneğin, bir bebek Down Sendrom'lu doğar ise herkes biliyor ki bu bebeğin Down Sendromu olmasının nedeni doktor değildir. Olası bir tıbbi davada hastaların ve özellikle avukatların tek dayanakları "Neden bu ihtimali söylemediniz, neden yeteri kadar bilgi vermediniz? Söyleseydiniz biz bu bebeği doğurmazdık." demek oluyor. O zaman da her doktor bir bakıma felaket tellalı olmakla yükümlü (!) oluyor.
Oysa, bugün Down Sendromu konusunda toplum farkındalığı çok artmış durumda. Bir çok anne baba adayı, bebeklerinin Down Sendromlu olacağı kesin olarak tespit edilse bile düşükle sonlandırma haklarını kullanmak istemiyor. "O bizim bebeğimiz" diyorlar. "Canını veren biz değiliz, canını alan biz değiliz."
Sonuçta korkmuş hastalar, korkmuş doktorlar...
Anne karnında iken anomalilerin ultrasonla tespit edilmesinin, düşükle sonlandırılma dışında en önemli yararı, doğumdan hemen sonra acil müdahale gerektiren bir durum varsa doğumun bu imkanlara sahip bir merkezde yaptırılması için önceden hazırlıklı olunmasıdır. Örneğin, diyafragma hernisi, bazı doğumsal kalp hastalıkları...
Bizden beklenen elimizden gelenin en iyisini, yapabileceğimiz en az düzeyde hata ve yanılmayla yapmak için samimi bir çabayla çalışmak...
***
Muayenehanemde hastalarımı bilgilendirmek amacıyla 2008 yılında bir video hazırlatmıştım. Youtube günlük yaşamımızda iyice yaygınlaştığında da 2013'de orada yayınlamışım. 2021 Temmuz itibariyle 352.000'den fazla izlenmiş. Görüntü kalitesi o günün koşullarına göre iyi idi, ama bugün gözümüz çok daha net videolara alışkın. Dolayısıyla beğenmeyenler de olur elbette. Yine de "zarfa değil mazrufa bakılmalı" derdi eskiler. Yani ambalaja değil içeriğe göre değerlendirilmeli anlamına...
Videoyu izlemek isterseniz tıklayın...