Bu haftaya kadar gelebilmiş olan gebeliklerde ilk anomali muayenesi yapılır. Bu büyüklükteki bir bebekte saptanabilecek ağır anomaliler mevcuttur. Örneğin beyin dokusunun hiç oluşmamaış olması, veya kafatası oluşmadığı için beyin dokusunun açıkta kalması gibi... Veya karın duvarının açık kalıp barsakların karın dışına taşması, bacakların gelişmeyip yapışık kalması gibi...
Neyse ki bu durumlar çok seyrektir. Yaptığımız muayenelerin hemen hemen tamamında (çok az istisna hariç) bir anomali görmeyiz.
Ama, artık sıra gölgelerle savaşmaya gelir. Olasılıklar kâbusları başlar...
Toplumda ortala 700 gebelikten bir tanesi Down Sendromu hastası olarak sonuçlanır. Nedir bu Down Sendromu? Artık pek kimse kitaplarla, ansiklopedilerle uğraşmak istemiyor. Hemen internete soruveriyor. Siz de kendinize göre araştırın. Benim bu konudaki kendi özetimi de 11,5 dakikalık bir video halinde aşağıda bulabilirsiniz. İsterseniz şimdi, isterseniz daha geniş bir zamanda izleyebilirsiniz.
O 700'de bir gebe siz olabilir misiniz? Olsanız nasıl hissederdiniz? Önlemek veya korunmak mümkün değilken, tesbit edilmesi ne işe yarar? Tespit edebilirsek, yapabileceğimiz tek tedavi gebeliği düşükle sonuçlandırmak. Yaptığımız bir araştırmaya göre çiftlerin % 20'si böyle bir gebelik sonlandırmasına sıcak bakmıyorlar. Kalan % 80 ise gebeliği sonlandırmak zorunda kalmanın çok heveslisi değil elbette. Kendi bakımın yapabilmekten aciz bir çocuğun dünyaya gelmesine izin verip, onun sıkıntı çekmesini, belki de kendilerinden sonra başkalarının eline kalmasını göze alamıyorlar...
Bu tatsız konuda maalesef epeyce düşünmek ve bu konudaki kendi tercihinizi netleştirmek durmundasınız.
Çünkü, bu aşamada yapılacak, ikili test, ense saydamlığı ölçümü, burun kemiğinin görülüp görülememesi, barsakların parlak görülmesi, vb. gibi bulguların dedektif gibi araştırılmasının altındaki ana neden bu... Tıbbi davalardaki ana kabul de bu... Yani Down Sendrom'lu bir bebek doğarsa, bunun bir "malpraktis" yani tıbbi kötü uygulama olarak kabulünün altındaki ana kabul: "Kimse Down Sendrom'lu bebek istemez (mi acaba?). Bu konuda her doktor şüphe çekebilecek her türlü ipucunu bulur, şüpheli her hastaya ileri tetkikleri ve amniyosentez gibi tetkikleri yaparak Down Sendrom'lu bebekleri yakalamak ve düşük yaptırmak zorundadır (mı acaba?). Her anne baba da bu Down Sendrom'lu bebeklerinin doğmasına engel olur, ya da başka bir söyleyişle düşük yapılmasını ister (mi acaba?)."
Acaba? Herkes mi?
Hekimler olarak bizim görevimiz kimsenin nasıl düşünmesi gerektiğinin polisliğini yapmak değil elbette... Herkes kendi doğrularıyla, kendi arzularıyla, kendi yaşamının üzerinde hak sahibidir. Bizim görevimiz olabildiğince açıklayıcı bilgiyi kendi değer yargılarımızla karıştırmadan ve etkilemeden herkesin bu hakkını kullanmasına yardım etmektir.
Son söz olarak ben ne Down Sendrom'lu bebeğinin yaşamasına kıyamayanı ayıplayabilirim, ne öyle bir bebeğini aldırmaya kıyamayanı ayıplayabilirim... Öte yandan, İlahi yargının doğrusunu kesin olarak bilemeyeceğimin de farkındayım...