"Demokrasiyi yaşamak için demokratik insanlar gerekir" demişti bir TV açık oturumunda Toktamış Ateş...

Demokrasi ne koyun gibi insanlar ister, ne asiler. Her birey kendi tercihini, fikrini sonuna kadar savunmalı, karara varıldıktan sonra ise, verilen karar ne olursa olsun kendi kararı imiş olgunluğunda saygı duymalı ve uymalı. Aslında ne kadar basit değil mi? Söylemesi tabii ki. Uygulaması mı? Farklı toplumları, toplulukları gözünüzün önüne getirin. Ben kimseleri söylemeyeyim.

Ama, çok da üzülmeyelim. Bu sosyal davranışın gelişmişlik düzeyi ile ilgili. Bugün dünden iyi olmalı, yarın da bugünden...

Biraz zaman ayırmak isteyenler için aşağıdaki alıntı ve yazının tamamı ilginç olabilir.


"Partizanlık siyasi bir hastalık olmakla beraber bu hastalığın temelinde toplumsal hastalık yatmaktadır. Ne yazık ki ahlaki değerleri dejenere olmuş toplumlarda insanlar kendilerine yönelik kayırmacı tutum talep etmekte, bu tutum sözü veren politikacıları desteklemektedir. Elbette istisnalar bulunmakta ise de özellikle yeterince gelişmemiş toplumlarda bu hastalık daha da yaygın bulunmaktadır.
...
Politik patronajın günümüzde asıl tehlikeli olanı ise baskı gruplarının politik patronajıdır. Baskı grupları, siyasilerden kendilerine ve yandaşlarına yönelik politikaların takibini talep etmektedirler. Bunlar bazen iş dünyasının örgütlenmiş yapıları olurken belirli siyasi ideoloji etrafında kümelenmiş örgütler." devamı için http://www.yerelsiyaset.com/v4/sayfalar.php?goster=ayrinti&id=874