Meslekler ve içindeki insanlar (29.07.2010)

Bu yazım kişisel web sayfam olan www.ebebaba.com da 15.06.2010'da yayımlanmıştı.

***

Meslekler ve içindeki insanlar

İnsanoğlu yaratılmışların en mükemmeli olarak var edilmiştir. İnsan olmanın gereklerini yerine getirdiği sürece tabii. Aksi durumda, aşağıların en aşağısı bir rütbeye de inermiş!

İnanç gözlüğü dışından da bakılsa, aslında pek farklı bir manzara yoktur.

Aklını ve iradesini kullanarak insan, sevinçler yaratabilir, mutluluklar yaratabilir, iyilikler yaratabilir, acıları dindirebilir, kötülükleri engelleyebilir... Oysa, dağlarda yalnız avlanıp yalnız doyan, yalnız yaşayıp yalnız ölen vahşi yaratıkların böyle amaç ve eylemleri olamaz, onların kendi yavrularından başka hiçbir şeye veya hiçbir kimseye merhametleri olmaz.

Ve insanlar nasıl davranacaklarını, nasıl yaşayacaklarını çevrelerine bakarak, moda davranışları izleyerek, içinden geleni dinleyerek ama sonuçta akıl ve iradeleriyle seçerler.

Nitekim gerçek hayatta da bazıları insan gibi yaşamaya çalışmayı seçebiliyor, bazıları da vahşiler gibi yaşamayı seçiyor, üstelik insan aklı ve iradesini kullanarak o vahşilerin yapamayacakları kadar büyük tahribatlar yaparak... Bu tipler insan olmanın gereklerini de yapıyorlar tabii ki ama insanca davranacakları zaman çok seçici oluyorlar. Önünde "kendi" sıfatı olan her şeye çok duyarlı, çok insancıl oluyorlar. "Kendi" çocukları, "kendi" ailesi, "kendi" arkadaşları, "kendi" partilileri, "kendi" ırkı, "kendi" taraftarları, "kendi" dindaşları, "kendi" yandaşları, "kendi" yoldaşları, hasılı kelam "kendi" kişisel çıkarları ve ona dahil edilebilecek her şeye...

Ya "öteki"lere davranışları? Onlar av, yakalanabilirlerse parçalanacak, yenilecek, yavrulara yedirilecek. Kandırılabilirlerse, dolandırılabilirlerse ne güzel lokmalar...

İnsanın insanlığı kendisine işi düşenlere karşı olan davranışı ile ölçülmeli... "Ben çok insani ve medeni olduğum için Vali Bey'e çok iyi davranırım." Bu cümlenin bir değeri var mı? Sen tabii ki Vali Bey'e çok iyi davranacaksın. Başka bir seçeneğin yokken iyisin elbette. Satış işin bitinceye kadar müşterilerine de çok iyi davrandığın gibi... Ama, sattığının kalitesini anlayamayacak birilerine ne değer verdiğin önemli... Düşünce sistematiğinin içinde sadece "bir insan"ın yeri nerede? Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz demiş ya bir düşünürümüz...

Toplum içinde bu seçimleri yaparken bazen iyiyi seçmek zor olabilir, demode olabilir. Örneğin Ruanda'da Hutu ve Tutsi kabilelerinin birbirlerini palalarla kestikleri iç savaş yıllarında insani yaşamak, insani duygular beslemek hiç de kolay olmazdı herhalde. Bugün yalanın, yalancılığın, adam kayırıcılığın, iki yüzlülüğün "tek geçer akçe olmadığını" anlamanın hiç de kolay olmadığı gibi...

***

Hayatta insanın çeşitli sorumlulukları oluyor. Kendi rengince, kendi üslubuyla karşıladığı değişik sorumlulukları. Anne baba sorumlulukları sadece evlatları, evlat sorumluğu sadece anne babayı ilgilendiriyor ve etkiliyor. Ama toplumu en çok ilgilendiren ve etkileyen sorumluluk insanların mesleki sorumlulukları...

Ey iyi insanlar! Ben biliyorum ki yalnız değiliz. Bu çağda bile yalnız değiliz. Geçmişte ve gelecekte moda değişse de adına bazen ahlak diyecekler, bazen etik diyecekler, ama bizim doğru olduğumuzun sonunda hakkı verilecek. Biz kim miyiz? İşini doğru ve dürüst yapan insanlarız. Benim tanıdığım dürüst öğretmenler var, çalışkan hemşireler var, güvenilir doktorlar var, doğru sözlü gazeteciler var, merhametli polisler var, duygulu hakimler var, tok gözlü insanlar var, var, var... Ben de bu sıfatları taşıyorsam ve sadece taşıdığım sürece ben de bu bizin içinde olmaktan gurur duyuyorum.

Muayenehanemde hekim-hasta ilişkisi yaşadığım binlerce insandan helallik istiyorum. Ben muayenehanemde iş ürettim, emek ürettim. Karşılığını da hak ettiğimi düşünüyorum. Toplumun hangi kesiminden olursa olsun, hastalığıyla boğuşmakta olan bir ailenin parasının peşinde olmak, cebinde gözü olmak zilletinden hep kaçındım.

Bu konu şimdi nereden mi çıktı diyorsunuz? Bugünlerde gündemde olan muayenehane konusu var ya! Hani hasta insanların mecbur kalıp soyuldukları, hastanede annelerine baktırabilmek için muayenehanede para vermek zorunda kaldıkları tip muayenehaneler... Hani vatandaşın ellerinden kurtarılmaya çalışıldığı doktorlar... Ben de aynı kategoriye koyulmuş olmaktan alındım, utandım da ondan...Yetkililer muayenehanelerin çoğunun öyle olduğunu söylemiş olsalardı ben "beni katmamışlar" diye ümit edebilecektim, ama hiç istisnası yok gibi anlatılınca ben de şüpheye düştüm. Bana öyle gelmiyor ama yoksa ben de aynı kategoride miymişim acaba diye ürktüm.

Onun için bir helallik isteme gereği doğdu...

***

Tıp mesleği, öğretmenlik gibi, psikologluk gibi bir yardım mesleğidir. Sağlık hizmetinde neyin temel ihtiyaç neyin lüks olduğunu, neyin hastalık neyin şımarıklık olduğunu sağlık mensuplarının bile net olarak sınıflandırabilmesi mümkün değilken, sağlık sektörünün dev pastasını kapitalist sistemin iştahından kurtarmak kolay değildir. Koca bir ülkenin sağlık sorununun nasıl verimli ve etkili karşılanabileceği çok kapsamlı ve birçok bilimin alanına giren devasa bir sistemdir. Ama, mutlak olan bir nokta doktorların hem karar mekanizmasında hem de uygulamada sistemi benimsemiş ve sistem için çalışıyor olması gereğidir. İstemeye istemeye çalışmanın olduğu yerler de vardır, ama oralarda sağlık gibi çok komplike sorunlar değil sadece tek tip basit ihtiyaçlar karşılanabilir.

Sadece doktorları küstürerek sağlık çözülecekse o zaman ülkenin diğer sorunları da aynı kolaylıkla çözülebilir.

Örneğin "açlık" sorunu da fırıncıları gözden çıkararak halledilebilir. Fırıncıların ekmeği para karşılığı satmaları engellenirse ülkede "açlık" kökünden kazınmış olur. Basit değil mi?

Neyse, tekrar helallik istiyorum. Olur ya, ölürüz yiteriz! Borçlu gitmeyelim. Zorlamayla mecburiyetten verdim, haram olsun verdiğim diyen gelsin istesin...

***

NOT: Bu yazdıklarım sadece ben Dr. Tayfun Alper'in bir şekilde hekim-hasta ilişkisiyle tanıştığı insanlarla olan bir dertleşmesidir. Siyasi bir amacı yoktur. Benim internet sitemin dışında yayınlanması, kopyalanması, başka amaçlar için kaynak gösterilmesi durumunda amacının dışına çıkarılması demek olacaktır. Böyle bir saptırma gerçekleşirse sorumlusu bu yazıyı başka platformlara taşıyanlardır.