İslâm'da adalet

"Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak."
       Mevlâna Celâleddin-i Rûmî 

 



(İnternetten alıntı, bilimsel kaynağı hakkında bilgim yok)

Meşhur İslâm Hukukçusu Ubey bin Kâb ile Halife Hz  Ömer (R A ) arasında bir dâva vardır, ikisi de haklı oldukları kanaatındadırlar. Übey bin Kâb Medine kadısı Zeyd bin Sabit'e müracaat ederek:
- Halifeden dâvâcıyım, dâvâmıza bak ve kimin haklı olduğunu ayırd et diyor.
Bu müracaat üzerine kadı Zeyd bin Sabit bir dâvetiye ile Halife Hazret-i Ömer'i derhal mahkemeye çağırıyor ve:
- Hakkında şikâyet var! Kur'ân namına seni mahkemeye çağırıyorum, hitabında bulunuyor.
Mü'minlerin Halifesi koca Ömer (R A ) dâvetiyeyi alır almaz hemen yola düşüyor; Kur'ân nâmına çağrıldığı mahkemeye giriyor.

Halifeyi gören Zeyd bin Sabit:
- Yâ Emirel-Mü'minin, buyurun, şu yakınıma gelin, diyor. Bu dâvete Halife hiddetleniyor:
- Bana yakınında yer gösterişini, tarafgirliğinin ilk alâmeti olarak kabul ediyorum. Kur'ân nâmına hükmeden hâkimin vazifesi, Halifeye hürmet değil, Kur'ân'ın emrine riayettir! Kur'ân'ın emri ise, hâkimin huzurunda Halife ile herhangi bir şahsın asla farklı olmadığıdır. Sen ise beni dâvâcının bulunduğu yere değil de, kendi yanına çağırıyorsun. Bu ne hal?

Halifenin bu derece hiddet ve gazabına rağmen, hâkim Zeyd bin Sâbit gayet sâkin ve mütebessim
- Anlatayım, yâ Emirel-Mü'minîn. Sana yakınımda yer gösterişim, tarafını tutacağımdan dolayı değildir. Çünkü, Allah'a ve âhiret gününe îmânı tam bir hâkimin taraf tutmasına imkân yoktur. Seni yakınıma şunun için çağırdım: Vereceğim hükümlerin âhirette beni mahkum etmemesi için âzâmi derecede dikkatli olmaya mecburum. Bunun için de ifade alırken, şikâyet edileni en yakınıma çağırıyorum; suallerime cevap verirken göz ucu ile de hareketlerini yakından tâkib edeyim de suçlu hâlet-i ruhiyesinde olup olmadığını daha sağlam olarak tesbit edeyim; maksadım budur!

Bu cevaptan çok memnun olan Halife, ellerini kaldırarak:
- Yâ Rabbi, diyor. Görüyorsün ya, ne ben Halife'yim dive hususî bir muamele istiyorum, ne de senin kitabınla hükmedenler Halifeden korkarak iltimas etmek düşüncesini taşıyorlar; hâkimlerine baskı yapan devlet reislerinden olmadığım için, sana ne kadar hamdüsenâlar etsem azdır, diyerek şu Hadîs-i Şerifi okuyor:
- İnsanlarda iki sınıf var ki, onlar iyi olurlarsa bütün insanlar iyi olur; onlar kötü olurlarsa bütün insanlar kötü olurlar; Onlar da "âlimlerle âmirlerdir".